Marc Andreessen teknoloji dünyasının tanınan isimlerinden biri. Andreessen Horowitz’in kurucu ortağı olan bu vizyoner geçtiğimiz günlerde Joe Rogan’ın podcast programında oldukça dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Biden yönetiminin kripto para girişimcilerini bilerek zorladığını ve bunun bir politika haline getirildiğini iddia eden Andreessen bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini dile getirdi. Andreessen’e göre hükümet bankacılık sistemini araç olarak kullanıp kripto girişimlerini hedef alıyor. Üstelik bunu yalnızca rastgele bir politika değil kasıtlı bir plan çerçevesinde yapıyor. Açıkçası bu tür açıklamalar kripto dünyasının hassas dengelerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
“Operation Chokepoint 2.0” ve Eski Defterler
Andreessen hükümetin bu yaklaşımını “Operation Chokepoint 2.0” olarak adlandırıyor. Bu terim Obama dönemi politikalarına gönderme yapıyor. O yıllarda belirli sektörlerin –örneğin esrar satıcıları ya da silah tüccarları– finansal sistemden dışlanmasına yönelik stratejiler uygulanmıştı. Ancak Andreessen Biden yönetiminin bu politikayı genişlettiğini ve şimdi de kripto girişimcilerini hedef aldığını söylüyor.
Son dört yıl içinde 30’dan fazla kripto girişimcisinin bankacılık hizmetlerinden mahrum bırakıldığını belirten Andreessen bu durumun sistemli bir politika olduğunu düşünüyor. Şunu da belirtmek lazım ki bu tür iddialar ilk kez gündeme gelmiyor. Ancak şimdiye kadar ortaya koyulan detaylar konunun daha karmaşık bir boyuta taşındığını hissettiriyor.
Kripto Para Dünyasının Bitmeyen Mücadelesi
Kripto topluluğu hükümetlerin müdahaleci politikalarından uzun zamandır rahatsız. Andreessen’in açıklamaları ise bu şikayetleri daha da artırmış gibi görünüyor. Bankacılık sistemine erişim kısıtlamaları girişimcilerin işlerini büyütmesini engellerken pek çok şirketi yurt dışına taşınmaya zorluyor. Bu durum sadece şirketleri değil aynı zamanda inovasyonu da baltalıyor.
Öte yandan merkeziyetsiz finans (DeFi) çözümlerine olan ilginin artması da dikkat çekiyor. Andreessen’e göre bu ilgi geleneksel bankacılık sistemine duyulan güvenin azalmasıyla doğrudan bağlantılı. Ancak burada asıl tehlike ABD’nin teknoloji alanındaki liderliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalması. Eğer bu tür politikalar devam ederse dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin ABD dışında faaliyet göstermesi alışıldık bir durum haline gelebilir.
Geleceğin Rotası Belirsiz
Andreessen’in sözleri bir yandan hükümetin kripto dünyasındaki kontrol arayışını eleştirirken diğer yandan merkeziyetsiz çözümlerin önemini vurguluyor. Kripto girişimcileri tüm bu baskılara rağmen direnmeye devam ediyor. Ancak sektörün geleceği hala puslu bir manzara gibi önümüzde duruyor.
Belki de en dikkat çekici olan şey hükümet politikalarının yalnızca birer düzenleme değil aynı zamanda yenilikçilik üzerinde ciddi bir engel haline gelme potansiyelidir. Teknolojinin bu kadar hızlı ilerlediği bir dünyada ABD’nin bu sürecin gerisinde kalması olasılığı yalnızca girişimciler için değil ülkenin geleceği için de büyük bir soru işareti yaratıyor.