Justin Sun yine gündemde. Ancak bu defa bir sanat eseri ile. Sanat dünyasında beklenmedik gelişmeler her zaman dikkat çeker. Ancak bazen olaylar öyle bir noktaya gelir ki “Gerçekten mi?” demeden edemezsiniz. Maurizio Cattelan’ın “Komedyen” adlı eseri tam da böyle bir etki yarattı. Duvara koli bandıyla yapıştırılmış bir muzdan oluşan bu eser 6,2 milyon dolarlık fiyatıyla hem sanatseverleri hem de eleştirmenleri şaşkına çevirdi. Aynı dönemde René Magritte’in “Işığın İmparatorluğu” adlı başyapıtı da 121,2 milyon dolarlık rekor bir satışla gündeme oturdu. İki eser sanatın absürtlük ile geleneği nasıl birleştirebileceğini gözler önüne seriyor.
Justin Sun ve “Komedyen”: Koli Bandı ve Muzun Zirveye Çıkışı
Maurizio Cattelan 2019 yılında “Komedyen” adlı eserini ilk kez sergilediğinde sanat dünyasında adeta bir şok dalgası yaratmıştı. Kimine göre sanatın sınırlarını genişleten bir başyapıttı kimine göre ise tam anlamıyla bir “şaka.” Bir muzu koli bandıyla duvara yapıştırarak sanat tanımını altüst etmek herkesin cesaret edebileceği bir şey değil. Ancak belki de bu cesaretin kendisi eseri bu kadar özel kılan şeydir. Daha sonra başka bir sanatçının sergi sırasında muzu yemesiyle olaylar iyice karışmış “Bu durumda eser nerede başlıyor nerede bitiyor?” tartışmaları olmuştu.
Ve işte bu yıl “Komedyen” yeniden sahneye çıktı. Bu kez Sotheby’s müzayedesindeydi. Kripto para dünyasının ünlü isimlerinden Justin Sun esere tam 6,2 milyon dolar ödedi. Sun eseri çağdaş sanatın mizahın ve kültürün kesişim noktası olarak tanımladı. Ayrıca ilginç bir şekilde ileride bu muzu bizzat yiyebileceği imasında bulundu. Düşünsenize 6,2 milyon dolarlık bir muzu yemek… Sanatın mizahla buluştuğu yer tam olarak burası galiba. Öte yandan açık artırma da oldukça hareketli geçti. Sadece birkaç dakika içinde fiyat 800 bin dolardan milyonlara ulaştı.
“Işığın İmparatorluğu”: Zamanı Aşan Bir Tablo
Cattelan’ın absürt eseri ilgi toplarken Magritte’in “Işığın İmparatorluğu” adlı tablosu bambaşka bir kategoride kendine yer buldu. Gecenin karanlığını mavi bir gökyüzüyle buluşturan bu büyüleyici eser Christie’s müzayedesinde tam 121,2 milyon dolara satıldı. Alıcı kimliğini açıklamayı tercih etmedi. Ancak tablo ünlü koleksiyoncu Mica Ertegun’un özel koleksiyonundan çıkarılarak yeni sahibine ulaştı. Bu satış Magritte’in adını Picasso da Vinci gibi dev isimlerin arasına yazdırdı.
Sanat dünyasında böyle satışlar genellikle eserin finansal değerinden çok taşıdığı anlamla gündemde. Magritte’in bu tablosu geleneksel bir başyapıt olmanın ötesinde sanatseverlere içsel bir huzur ve melankoli sağlıyor. Sanat tarihine duyulan saygı ve bu tür eserlerin taşıdığı derin anlam onları değerli yapıyor.
Mizah mı Geleneğin Gücü mü?
Bir yanda koli bandıyla sanatı yeniden tanımlayan bir muz. Diğer yanda estetik ve düşünce gücünün doruk noktası olan bir başyapıt. Bu iki eser sanatın ne kadar geniş bir yelpazeye sahip olduğunu kanıtlıyor. Ama işin ilginç yanı her iki eserin de bizi şaşırtması. Aslında bu sanatın en önemli gücü değil mi? Düşündürmek sorgulatmak ve bazen gülümsetmek…
Belki de sanat tam da bu yüzden bu kadar güçlü. Bir duvara yapıştırılmış muz ya da bir fırça darbesi bazen sadece “sanat” denildiğinde gözlerimizin parlamasına yetiyor.