Michael Saylor yine konuştu. Ama bu sefer söyledikleri sadece teknoloji ya da kripto para dünyasını değil küresel ekonomiyi de derinden sarsacak türden. Washington DC’deki CPAC konferansında yaptığı konuşma ilgi çekici. Çünkü Saylor’un iddiası oldukça cesur: “ABD, Bitcoin’i stratejik bir rezerv olarak görmeli ve toplam arzın %20’sini satın almalı!” Bu fikir kulağa uçuk gelebilir. Ancak ona göre bu hamle yalnızca Amerikan dolarını güçlendirmekle kalmayacak. Aynı zamanda ABD’nin ulusal borcunu kapatacak potansiyele sahip.
ABD’ye Yatırım İçin Eşi Görülmemiş Bir Fırsat mı?
Saylor’un sözlerini dinledikçe insan “Gerçekten bu kadar büyük bir fırsat olabilir mi?” diye düşünmeden edemiyor. Ona göre ABD 4-6 milyon BTC satın almalı. Şu anki fiyatlarla bu durum yaklaşık 392 milyar dolar anlamına geliyor.
Rakamı ilk duyduğumda bana da yüksek geldi. Ama sonra Saylor’un karşılaştırması kafamda ampul yaktı. ABD’nin Stratejik Petrol Rezervi yaklaşık 395 milyon varil petrol barındırıyor ve değeri sadece 29 milyar dolar civarında. Şimdi düşünün. Bitcoin’in potansiyel değeriyle kıyaslandığında, bu yatırımın getirebileceği güç inanılmaz bir seviyeye ulaşabilir.
Saylor’un asıl endişesi ise başka ülkelerin özellikle Rusya, Çin, Suudi Arabistan ya da Avrupa ülkeleri gibi küresel rakiplerin bu fırsatı değerlendirmesi. Eğer ABD bu fırsatı kaçırırsa Saylor’a göre ekonomik üstünlüğünü kaybetme riski bile doğabilir.
Neden Sadece Bitcoin?
Saylor’un Bitcoin’e olan bağlılığını bilmeyen yok. Ama bu konuşmasında bir kez daha neden sadece Bitcoin dediğini açıkça ortaya koydu. Ona göre;
“Bitcoin bir emtia. Ne bir şirketin ne de bir hükümetin kontrolünde. Manipüle edilemez, merkeziyetsiz ve tamamen şeffaf.”
Bu sözleri duyduğumda Bitcoin’in neden diğer kripto paralardan farklı bir konumda olduğunu daha net anladım. Diğer kriptolar bir şirket ya da kuruluş tarafından yönetilebilirken Bitcoin tamamen özgür ve bağımsız bir varlık. Dijital çağda bu benzersiz bir güç.
MicroStrategy ve Saylor’un Bitcoin Başarısı
Saylor’un Bitcoin’e olan inancı sadece sözde kalmadı. Onun liderliğindeki MicroStrategy, kısa süre önce ismini Strategy olarak değiştirerek Bitcoin’e olan bağlılığını daha da güçlendirdi. Şirketin elindeki 478.740 BTC şu anda yaklaşık 47 milyar dolar değerinde. Daha da etkileyici olan şey bu varlıkların ortalama 65.000 dolar maliyetle satın alınmış olması. Bugün gelinen noktada şirketin karı 16 milyar doların üzerinde.
En çarpıcı kısmı ise şirketin hisselerinin son bir yılda %360 oranında değer kazanması. Saylor’un uzun vadeli Bitcoin stratejisi sadece bir risk değil. Aynı zamanda müthiş bir başarı hikayesine dönüştü.
Saylor’un Gelecek Vizyonunda Bunlar Var
Saylor konuşmasında sadece bugünün değil geleceğin de resmini çizdi. Onun gözünde 21. yüzyılın en büyük sermaye akışı fiziksel dünyadan dijital dünyaya kayacak. Saylora göre;
“Milyarlarca yapay zeka, saniyede milyonlarca işlem gerçekleştirecek ve bu işlemleri yapmak için dijital para kullanacaklar.”
Bu vizyon düşündürücü. Eğer bu gerçekten gerçekleşirse Bitcoin yalnızca bir yatırım aracı olmaktan çıkıp küresel dijital ekonominin merkezinde yer alabilir. Saylor’un söylediği gibi geleceğin finans sistemi merkeziyetsiz olacaksa, Bitcoin bu sistemin kalbinde olabilir.
ABD Bu Fırsatı Kaçırırsa Ne Olur?
Saylor’un çağrısı net: ABD Bitcoin’i bir rezerv varlık olarak görmeli. Çünkü bu sadece bir yatırım değil aynı zamanda ekonomik güç ve ulusal güvenlik meselesi.
Kripto para dünyası bu kadar hızla gelişirken, ABD’nin bu fırsatı değerlendirmemesi gerçekten büyük bir hata olur. Bitcoin, dijital ekonominin altın standardı haline gelirse bu hamleyi yapmayan ülkeler bir adım geriden başlar. Bu sadece bir yatırım önerisi değil. Geleceğin finans dünyasında lider olma savaşı. Peki siz ne düşünüyorsunuz? ABD Bitcoin’i rezerv varlık olarak benimsemeli mi? Yoksa bu sadece Saylor’un büyük bir hayali mi?