Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Michael Saylor Kimdir? 7 Başlıkta Strategy’nin Kurucu Ortağı

Michael Saylor, iş zekası yazılımı ve Bitcoin yatırımlarını bir araya getirerek dikkat çekici bir kariyer inşa etmiştir. Strategy’yi yenilikçi analiz çözümleriyle büyüttükten sonra, şirketi Bitcoin merkezli bir yapıya dönüştürmüştür. 2025 itibarıyla kurumsal dünyada kripto paraların benimsenmesinde öncülük eden figürlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Piyasa Duygusu: Açgözlü
Bitcoin Hakimiyeti: 60,9% Altcoin Hakimiyeti: 39,1%
Michael Saylor, iş zekası yazılımı ve Bitcoin yatırımlarını bir araya

Michael J. Saylor, iş zekası yazılım şirketi eski adıyla MicroStrategy yeni adıyla Strategy’nin kurucu ortaklarından biridir ve uzun yıllar boyunca liderliğini yürütmüş Amerikalı bir girişimci ve teknoloji yöneticisidir. 1989 yılından 2022 yılına kadar Strategy’nin CEO’luğunu yapmış, şuan ise şirketin yönetim kurulu başkanlığını sürdürmektedir. Saylor, Strategy’i devasa Bitcoin yatırımlarına yönlendirmesiyle uluslararası düzenle tanınmış ve şirketi 2020’li yılların ortalarına gelindiğinde en büyük kurumsal Bitcoin sahibi haline getirmiştir. Aynı zamanda Bitcoin’i bir değer saklama aracı olarak savunması, mobil teknolojiler üzerine yazdığı çok satan kitabı ve eğitim alanındaki hayırsever faaliyetleriyle de bilinmektedir.

Michael Saylor Kimdir?

Saylor, 4 Şubat 1965’te Nebraska eyaletinin Lincoln kentinde doğdu ve çocukluğunu ABD Hava Kuvvetleri’nde görev yapan babasının tayinleri sebebiyle çeşitli askeri üslerde geçirdi. 11 yaşına geldiğinde ailesi Ohio’ya yerleşti ve daha istikrarlı bir yaşam dönemi başladı. 1983 yılında Hava Kuvvetleri Yedek Subay Eğitim Programı (ROTC) bursuyla Massachusetts Institute of Technology’ye (MIT) kabul edildi. Burada Theta Delta Chi kardeşliğine katıldı ve gelecekteki iş ortağı Sanju Bansal ile tanıştı. Saylor, MIT’de havacılık mühendisliği ve bilim tarihi olmak üzere çift anadal yaptı ve 1987 yılında mezun oldu.

Michael Saylor Kimdir? 7 Başlıkta Strategy’nin Kurucu Ortağı - 1
Michael Saylor Kimdir

Pilot olma hayaliyle başlayan kariyer planları sağlık sorunları nedeniyle değişti ve Saylor, iş dünyasına yöneldi. Mezuniyetinin ardından The Federal Group’ta danışmanlık yaptıktan sonra 1988 yılında DuPont’ta iç danışman olarak görev aldı. Burada pazar değişimlerini öngörmeye yönelik bilgisayar modelleri geliştirdi. Bu modeller 1990 ekonomik resesyonunu önceden tahmin etmesi sayesinde şirket içinde büyük takdir kazandı. Bu başarı DuPont’un da desteğiyle 1989 yılında kendi yazılım şirketini kurmasına önayak oldu. Aynı yıl Strategy’yi kurarak girişimcilik yolculuğuna adım attı.

Saylor, Strategy’nin kurucularından biri olmuş ve günümüzde şirketin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmaktadır. Saylor, şirketin 33 yıl süren CEO’luğu sürecinde şirketi iş zekası yazılımı alanında önemli bir konuma taşımış ve daha sonra radikal bir kararla Bitcoin yatırımlarını şirket stratejisinin merkezine yerleştirmiştir. Bitcoin’e duyduğu büyük ilgi ve bu alandaki cesur kararlarıyla kripto para piyasasında önemli bir figüre dönüşmüştür. Altının yerini alacağını düşündüğü Bitcoin’i sürekli savunan Saylor, bu alandaki en etkili kurumsal seslerden biri haline gelmiştir.

Saylor’ın kamuoyundaki tanınırlığı, Strategy’nin kaderiyle birlikte artmış, kurumsal strateji ile kişisel savunuculuk arasındaki sınırları bulanıklaştırmaktan çekinmeyen bir lider olarak öne çıkmıştır. 2025 yılı itibariyle geleneksel finans dünyasında Bitcoin’e en fazla alan açan şirket yöneticisi olarak kabul edilmektedir ve parasal teknolojilerin geleceği konusunda sık sık medyada görüşlerine başvurulan bir isim haline gelmiştir.

Strategy’nin Kuruluşu

1989 yılında Michael Saylor ve Sanju Bansal, Strategy’yi kurarak veri madenciliği ve iş zekası çözümleri üzerine odaklanmaya başladılar. Saylor, DuPont’taki danışmanlık görevinden elde ettiği birikim ve destekle şirketin ilk adımlarını Delaware eyaletinin Wilmington kentindeki küçük bir binada attı. Hedefleri işletmelerin verilerini daha etkin kullanarak karar süreçlerini iyileştirmelerini sağlamaktı.

Şirketin ilk büyük başarısı 1992 yılında McDonald’s ile 10 milyon dolarlık bir sözleşme imzalaması oldu. Bu proje McDonald’s’ın promosyon etkinliklerini analiz etmek için uygulamalar geliştirmeyi kapsıyordu. Söz konusu sözleşme Saylor’un veri analizine dayalı karar destek sistemlerine olan inancını güçlendirdi. Bu sayede Strategy kurumsal analiz yazılımlarına yoğunlaşma konusunda daha net bir yola girdi.

Saylor’un liderliğinde Strategy hızla büyüyerek teknoloji sektöründe dikkat çeken bir oyuncu haline geldi. Şirket, 1998 yılında halka arz edildi ve ilk işlem gününde hisse fiyatı iki katına çıkarak büyük ilgi gördü. 2000 yılının başlarında, dot-com çöküşünün zirvesinde Saylor’un kişisel serveti 7 milyar doları aşarak onu Washington DC bölgesinin en zengin kişisi yaptı. Şirket, 1996 yılında KPMG tarafından Yılın Yüksek Teknoloji Girişimcisi, 1997 yılında ise Ernst & Young tarafından Yılın Yazılım Girişimcisi seçildi. Bu ödüller Strategy’nin iş zekası alanındaki yenilikçi yaklaşımını ve büyümesini yansıtan önemli kilometre taşlarıydı.

Michael Saylor’ın Strategy’deki Liderliği

1990’ların sonundaki büyük başarılardan sonra Strategy, 2000 yılında muhasebe kayıtlarındaki tutarsızlıklar nedeniyle ciddi sorunlarla karşılaştı. Şirket, son iki yıla ait mali sonuçlarını yeniden düzenleyeceğini açıkladığında hisse fiyatı tek bir günde yüzde 62 düştü. Hisseler 300 doların üzerindeyken 120 doların altına indi ve bu olay dot-com balonunun patladığını simgeleyen gelişmelerden biri olarak kayıtlara geçti.

Aynı yıl ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Strategy ve Michael Saylor’a karşı sivil muhasebe dolandırıcılığı suçlamasıyla dava açtı. SEC, şirketin gelirlerini yanlış şekilde yüksek gösterdiğini iddia etti. Saylor, 2000 yılının Aralık ayında 350 bin dolar ceza ve 8.3 milyon dolar haksız kazanç iadesi yaparak davayı uzlaşma yoluyla sonuçlandırdı. Herhangi bir suçu kabul etmeden yapılan bu uzlaşma şirketin daha sıkı denetim altında faaliyetlerini sürdürmesini sağladı.

Dot-com çöküşünün ardından Saylor, Strategy’yi yeniden yapılandırarak şirketin temel işine odaklanmasını sağladı. Şirket, finansal açıdan istikrar kazanılmasıyla birlikte yeniden kurumsal yazılım alanında güçlü bir oyuncu haline geldi. 2014 yılında bazı yatırımcılar şirketin performansını eleştirdiğinde, Saylor sembolik olarak yıllık maaşını 1 dolara düşürdü. Bu karar hissedarlarla çıkarlarını uyumlu hale getirme amacını yansıtıyordu. 1990’lı yılların veri analizi devlerinden biri olan Strategy, diğer pek çok rakibine rağmen ayakta kalmayı başardı.

2022 yılının Ağustos ayında Saylor, 33 yıl sürdürdüğü CEO’luk görevinden ayrıldığını ve bundan sonra şirketin yönetim kurulu başkanı olarak daha stratejik konulara odaklanacağını açıkladı. Şirketin CEO’luk görevine uzun yıllardır Strategy’de çalışan Phong Le getirildi. Saylor, bu görev değişikliğinin, özellikle Bitcoin stratejilerine daha fazla zaman ayırmasını sağlayacağını belirtti. Halen şirketin en büyük bireysel hissedarı olan Saylor, oy hakkı bakımından da şirkette önemli bir söz sahibidir. 2024 yılı sonu itibariyle sahip olduğu hisseler toplam oy gücünün yaklaşık yüzde 45’ine karşılık gelmektedir. 2025 yılında şirketin ismi “Strategy” olarak değiştirildi. İsimdeki bu değişiklik şirketin hem yazılım hem de Bitcoin eksenli vizyonunu daha iyi yansıtma hedefiyle yapılmıştır.

Michael Saylor ve Bitcoin

Michael Saylor’ın Bitcoin’e yönelişi 2020 yılında başladı. O dönemde merkez bankalarının para arzını hızla artırmasının ve enflasyon riskinin şirketin nakit rezervlerini eritmesinden endişe duyuyordu. Temmuz 2020’de yaptığı bir kazanç toplantısında Strategy’nin nakit yerine başka varlıkları değerlendireceğini ve bunlar arasında Bitcoin’in de olduğunu duyurdu.

Ağustos 2020’de Strategy, 250 milyon dolarlık bir yatırımla 21 bin 454 adet BTC satın aldı ve bu alım, ABD’de halka açık bir şirketin Bitcoin’i rezerv varlık olarak benimsemesi açısından bir ilk oldu. Saylor, bu hamleyi Bitcoin’in uzun vadeli değer saklama potansiyeline duyduğu inançla açıkladı. Ortalama 11 bin 650 dolarlık fiyatla yapılan bu alım kurumsal finans dünyasında önemli bir dönüm noktası olarak kabul edildi.

Şirket bu alımla yetinmedi. Eylül 2020’de 175 milyon dolar, Aralık ayında ise 50 milyon dolarlık ek Bitcoin alımı yapıldı. Strategy, daha fazla alım yapabilmek için 650 milyon dolarlık dönüştürülebilir tahvil ihraç etti. Aralık 2020 sonu itibariyle şirketin elinde ortalama 15 bin 964 dolar fiyatla alınmış 70 bin 470 adet BTC bulunuyordu. Strategy artık sadece yazılım şirketi değil, aynı zamanda büyük bir Bitcoin yatırımcısı kimliğiyle de anılıyordu.

2021 ve 2022 yıllarında da Bitcoin alımları devam etti. Şirket bazen yüksek faizli tahviller çıkararak ya da hisse senedi satışları yaparak yeni alımlar gerçekleştirdi. 2022’de kripto para piyasasındaki düşüşe rağmen Bitcoin satmak yerine yeni alımlar yaptı. Aralık 2022’de sadece 708 adet BTC satışı gerçekleştirdi ve bunu da vergi avantajı amacıyla yaptıktan sonra hemen yerine yeni alım yaptı. 1 Kasım 2023 tarihi itibariyle Strategy’nin Bitcoin portföyü 158 bin 400 adet BTC’ye ulaştı. Saylor, Ekim 2020’de kişisel olarak da 17 bin 732 adet Bitcoin satın aldığını ve yaklaşık 175 milyon dolar harcadığını açıkladı. Bu yatırım stratejisinin hem kurumsal hem de kişisel düzeyde uygulanması, onun Bitcoin’e olan inancını gözler önüne serdi.

Strategy’nin Bitcoin stratejisi zamanla şirketin kimliğinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Saylor, bu stratejinin uzun vadeli ve kalıcı olduğunu defalarca vurguladı. 2025 yılına gelindiğinde şirketin elindeki toplam Bitcoin miktarı 499 bin adete ulaştı ve bu miktar, dolaşımdaki toplam arzın yüzde 2,3’üne karşılık geliyor. Strategy, bu yatırımları finanse etmek için zaman zaman 2 milyar dolara yakın tutarlarda yeni tahvil satışları gerçekleştirdi. Bu kapsamlı alımlar, şirketi Bitcoin odaklı hibrit bir yapıya dönüştürdü ve kurumsal yatırımcıların kripto paralara ilgisini artırmada önemli bir rol oynadı.

Michael Saylor’ın Kripto Para Piyasasındaki Etkisi

Michael Saylor’ın yüksek profilli Bitcoin savunuculuğu diğer şirketlerin de benzer stratejileri benimsemesini etkiledi. Diğer CEO’lara Strategy’nin Bitcoin stratejisini anlatan seminerler düzenledi. Aralık 2020’de Elon Musk ile yaptığı bir sosyal medya yazışmasında Tesla’nın nakit rezervlerini Bitcoin’e dönüştürmesini önerdi ve bu adımın Tesla hissedarları için milyarlarca dolarlık bir avantaj sağlayabileceğini belirtti.

Musk, bu öneriye olumlu yanıt verdi ve kısa süre sonra Tesla, 1.5 milyar dolarlık Bitcoin satın aldığını açıkladı. Saylor’un cesur ve halktan yana duruşu kurumsal dünyada Bitcoin’in meşrulaşmasına katkı sağladı. MicroStrategy hisseleri, Bitcoin fiyatına paralel hareket etmeye başladı. Yatırımcılar şirketi adeta bir Bitcoin fonu gibi görmeye başladı.

Saylor aynı zamanda Bitcoin madenciliği alanında da etkili oldu. Mayıs 2021’de Elon Musk ile Kuzey Amerika’daki önde gelen Bitcoin madencilerini bir araya getirerek Bitcoin Madencilik Konseyi’nin kurulmasına öncülük etti. Bu yapı Bitcoin madenciliğinde şeffaflığı artırmak ve çevresel kaygılara cevap vermek amacıyla kuruldu. Bu hamle Musk’ın Bitcoin’in enerji kullanımı konusundaki eleştirilerine bir yanıt niteliğindeydi ve Saylor’un Bitcoin’in uzun vadeli sürdürülebilirliği konusundaki hassasiyetini ortaya koydu.

Finans medyasında sıkça yer alan Saylor, CNBC, Bloomberg gibi kanallarda ve çeşitli podcast programlarında sık sık görüşlerini paylaşıyor. Ayrıca sosyal medyada da oldukça aktif durumda, özellikle X’de Bitcoin’e dair özlü sözler, grafikler ve analizler paylaşarak geniş bir kitleye ulaşmayı başarıyor. Bu sayede kripto para piyasasında hem bireysel hem kurumsal yatırımcılara ulaşan etkili bir figür haline geldi.

Michael Saylor’ın Yaptığı Bitcoin Açıklamaları ve Medyadaki Varlığı

Michael Saylor, Bitcoin’i savunurken dikkat çeken ve çarpıcı açıklamalarda bulunmasıyla da tanınır. Bitcoin’i sıklıkla “insanlık tarihinin en yüksek mülkiyet biçimi” olarak tanımlar ve altını geçerek dünyanın en tercih edilen değer saklama aracı olacağını öne sürer. Ona göre Bitcoin, sadece bir yatırım aracı değil, aynı zamanda finansal özgürlüğün dijital anahtarı. Enflasyona karşı bir sigorta olarak gördüğü Bitcoin’i “siber gayrimenkul” ve “dijital enerji” gibi ifadelerle tanımlayarak geniş kitlelere ulaşmaya çalışır.

Karmaşık teknolojik ve finansal kavramları sadeleştirerek anlatabilme yeteneği, onu hem medya hem de kamuoyu nezdinde dikkat çekici bir figür haline getirmiştir. CNBC, Bloomberg, Fox Business gibi televizyon kanallarında sıkça yer alır. Ayrıca popüler podcast’lere katılarak kripto para teknolojileri, para politikaları ve Bitcoin’in geleceği hakkında görüşlerini paylaşır. Sosyal medyada da oldukça aktiftir ve X hesabında Bitcoin ile ilgili özlü sözler, fiyat analizleri ve teşvik edici mesajlarla yatırımcılara seslenir.

Ancak Saylor’un kamuya açık açıklamaları zaman zaman eleştiri de almıştır. Örneğin, Mart 2020’de COVID-19 salgınının başlangıcında çalışanlara yazdığı uzun bir e-posta salgını küçümsediği ve sosyal mesafeyi gereksiz bulduğu gerekçesiyle eleştirilmişti. Bu mesaj daha sonra internete sızdı ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Yine de Saylor yerel yasalar doğrultusunda ofis kapatma kararlarına uymuş ve bu açıklamalarına rağmen şirketin faaliyetlerini yasa çerçevesinde yürütmüştür.

Finansal alanda ise altın savunucuları ve geleneksel yatırımcılar, Saylor’un Bitcoin’e “her şeyini yatırma” yaklaşımını fazla riskli bulur. Özellikle ünlü altın savunucusu Peter Schiff, sık sık Saylor’a karşı çıkar ve Bitcoin’in altının yerini alamayacağını savunur. Ancak Saylor bu tür eleştirilere aldırış etmez, fiat paraya veya yalnızca altına bel bağlamanın “finansal kölelik” anlamına geldiğini iddia eder. Ona göre Bitcoin, parasal enflasyon çağında finansal egemenlik kazanmanın en güçlü yoludur.

Michael Saylor’ın Kişisel Hayatı ve İlgi Alanları

Michael Saylor, iş dünyasındaki sert imajının yanında renkli bir özel yaşama da sahiptir. 1990’ların sonundaki dot-com çılgınlığı döneminde Washington D.C. sosyetesinde “teknoloji playboyu” olarak anılırdı. Lüks partiler düzenlemesi, yat koleksiyonu ve Georgetown’da satın aldığı görkemli malikane ile dikkat çekmişti. O dönemde düzenlediği etkinlikler Washington’un teknoloji çevrelerinde uzun süre konuşulmuştu.

Yıllar içinde daha sade bir yaşam tarzı benimsese de mühendislik ve tasarıma olan ilgisi devam etti. Uçuş lisansı alarak özel pilotluk yapan Saylor, aynı zamanda klasik araba koleksiyonu ile de bilinir. 2012 civarında Florida’ya taşınması daha sonra vergi ikametgahı ile ilgili bir dava sürecine konu olmuştur. Bu taşınma onun hem yaşam tarzını sadeleştirme adımı hem de kişisel finansman stratejilerinin parçası olarak görülmüştür.

Saylor’un kişisel tutkularından biri de eğitimdir. 1999 yılında Strategy’nin başarısı üzerine Saylor Vakfı’nı kurarak teknolojiyi eğitimle birleştirmeyi hedeflemiştir. Daha sonra bu kuruluş Saylor Academy adını almış ve milyonlarca kişiye ücretsiz çevrimiçi ders imkanı sunmuştur. Akademi, üniversite düzeyindeki içerikleri dünya genelinde herkesin erişimine açık hale getirmiştir. Saylor, bu projeyle eğitimin demokratikleşmesine katkı sağladığını düşünmektedir.

Ayrıca, 2012 yılında yayımladığı The Mobile Wave (Mobil Dalga) adlı kitabında mobil teknolojilerin toplumu ve ekonomiyi nasıl dönüştüreceğini ele aldı. Kitap, New York Times çok satanlar listesine girmiştir. Bunun yanında Saylor, 30’dan fazla patente sahiptir ve teknoloji dışında farklı alanlarda da girişimlerde bulunmuştur. Örneğin Alarm.com ve Angel.com gibi şirketlerin kuruluşunda yer almış, bu girişimler daha sonra milyonlarca dolara satılmıştır. Bu projeler onun sadece Bitcoin değil, geniş kapsamlı teknolojik vizyonlara sahip olduğunu göstermektedir.