Ünlü CEO Paul Berg, Avrupa Birliği’ni açık bir şekilde eleştirdiği bir manifesto yayınladı. X platformunda paylaştığı bu manifestoda, dikkat çekici bir ifadeyle “Make Europe Great Again” (Avrupa’yı Yeniden Harika Yap) çağrısında bulundu. Berg, Avrupa’nın geleceğini tehdit eden bürokratik yapıyı hedef alarak, girişimcilik ve teknolojinin daha fazla desteklenmesi gerektiğini savundu.
Girişimcilik: İlerleme İçin Bir Anahtar
Paul Berg, Avrupa’nın uzun süredir yerinde saydığını belirterek cesur bir çıkış yaptı. Ona göre ekonomik kalkınmanın ve toplumsal ilerlemenin anahtarı teknoloji ve girişimcilik. Ancak Berg’e göre Avrupa Birliği, ağır vergiler ve karmaşık düzenlemelerle adeta girişimcilerin önünü kesiyor. “Girişimcilik bir lüks değil, bir zorunluluk. Bunu teşvik etmeli ve hatta kutlamalıyız” sözleriyle dikkatleri üzerine çekti.
Berg regülasyonların yenilikçi fikirleri nasıl engellediğine dair somut örnekler verirken, Avrupa’nın bu gereksiz engellerle kendini baltaladığını söyledi. “Serbest piyasa ekonomisi olmadan ilerleyemeyiz. Teknoloji dünyasını ileriye taşımak istiyorsak, bu bariyerlere artık son vermeliyiz” diyerek AB’ye sert mesajlar gönderdi. Avrupa’nın yeteneklerini kaybettiğini dile getiren Berg, bunun girişimciler için büyük bir fırsat kaybı olduğunun da altını çizdi. Gerçekten de hak vermemek elde değil; Avrupa’nın bürokrasi batağı yüzünden genç beyinler başka yerlere göçüyor.
Teknolojiyi Kucaklamanın Tam Vakti
Teknolojinin geleceğin anahtarı olduğunu vurgulayan Berg, Avrupa’nın bu alanda ne yazık ki geri kaldığını ifade etti. “Bilim ve teknoloji, sorunlarımızı çözmek için elimizdeki en güçlü araçlar. Ama bunlar sadece tercihler değil, zorunluluk” diyerek konunun önemini vurguladı. Avrupa’nın dünya çapındaki yetenek havuzuna sahip olduğunu hatırlatan Berg, bu potansiyelin bürokrasi yüzünden köreldiğini iddia etti.
Manifestosunda çarpıcı bir benzetme de yaptı: “ABD, Trump ve Musk gibi figürlerle büyük adımlar atıyor. Biz ise çerez bildirimleriyle vakit kaybediyoruz.” Bu, Avrupa’nın durumunu gerçekten ironik bir şekilde özetliyor. Berg, Avrupa’nın cesaretle adım atarak bu ruhu yeniden kazanması gerektiğini belirtti.
Avrupa’nın Köklerine Dönüş: Aydınlanma Değerleri
Manifestonun en dikkat çekici kısmı, Avrupa’nın Aydınlanma Çağı’ndaki değerlerini yeniden hatırlatma çağrısıydı. “Aydınlanma sadece geçmişte yaşanmış bir dönem değil, bugün de rehberimiz olmalı” diyerek özgürlük, bilim ve girişimcilik değerlerinin Avrupa kültüründe ne kadar köklü bir yer tuttuğunu hatırlattı. Gerçekten de Avrupa’nın bu değerleri unutmuş gibi görünmesi oldukça düşündürücü.
Berg, manifestosunu Avrupa’nın geçmişine sahip çıkması ve geleceği için harekete geçmesi gerektiğini söyleyerek tamamladı: “Avrupa’nın kendi mirasını hatırlama ve bu mirasa sahip çıkma zamanı geldi. Artık uyanma vakti.”
Paul Berg’in manifestosu, yalnızca bir eleştiri metni değil, aynı zamanda bir uyanış çağrısı. Avrupa’nın bürokratik yapıyı reforme ederek girişimciliği ve teknolojiyi destekleyen bir kültürü benimsemesi gerektiğini vurguluyor. Ancak bu söylemler kağıt üstünde kalırsa, Avrupa’nın mevcut çıkmazını aşması zor görünüyor. Şimdi gerçekten harekete geçme zamanı!