Altın piyasasında son dönemde ciddi bir hareketlilik var. Özellikle küçük çaplı geri çekilmelerin hızlıca toparlanması altın yatırımcılarının dikkatini sürekli canlı tutuyor. Federal Rezerv’in para politikası hakkındaki beklentiler sürekli değişkenlik gösterse de altın piyasalarda hala sağlam duruyor. Analistler yatırımcıların karlarını realize etmeleri için pek çok neden olduğuna vurgu yapıyor. Buna rağmen sarı metal yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam ediyor.
Federal Rezerv ve Altın! Dengeler Değişiyor
Geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri piyasalarda kısa süreli bir sarsıntıya yol açtı. Yüksek istihdam oranı önümüzdeki ay beklenen 50 baz puanlık faiz indirimi ihtimalini neredeyse ortadan kaldırdı. Ardından gelen enflasyon verileri ise beklentilerin üzerine çıktı. Buna göre çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi’nin son 12 ayda %32 oranında arttığını ortaya koydu. Bu tablo faiz indirimi beklentilerini daha da baskıladı. Ayrıca altın piyasasının tek bir para politikası kararına bağlı olmadığını unutmamak gerekiyor.
Asıl mesele şu: Federal Rezerv’in uzun vadede faiz indirimi politikasına devam edeceği beklentisi hala masada. Enflasyon yüksek seyrederken faiz oranlarında bir yumuşama öngörülüyor. Bu da özellikle Kuzey Amerikalı yatırımcıların altın destekli ETF’lere ilgisini artırıyor. Dünya Altın Konseyi’nden gelen veriler ilgin. Buna göre geçen ay Kuzey Amerika’daki bu fonlara tam 136 milyar dolarlık altın girişi oldu. Bu altına olan güvenin ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Küresel Piyasada Altının Gücü
Sarı metalin yalnızca ABD para politikasıyla değerlendirilemeyecek bir varlık olduğu aşikar. Çin resmi olarak beş aydır sarı metal piyasasında aktif değil. Buna rağmen merkez bankaları altın alımlarına devam ediyor. Özellikle Suudi Arabistan’ın 2022’den bu yana yaklaşık 160 ton sarı metal aldığına dair söylentiler artıyor. Ayrıca Rusya’nın da geniş çaplı bir kıymetli metal satın alma programı çerçevesinde altın alımlarını sürdürdüğü konuşuluyor.
Rusya’nın federal bütçesindeki bir madde var. Önümüzdeki üç yıl boyunca 51 milyar ruble (yaklaşık 535,5 milyon dolar) harcayarak sarı metal, gümüş ve platin grubundaki metallerin stoklarını yenilemeyi planladığını gösteriyor. Bu da altının yanında diğer değerli metallere de yatırım yapmanın ekonomik belirsizlikler karşısında rezerv çeşitlendirmesi anlamına geldiğini gösteriyor.
Altın hem enflasyon baskıları hem de ABD dolarının küresel rezerv para birimi olarak gücünü kaybetmesiyle birlikte dolar karşısında direnç göstermeye devam ediyor. Ekonomik belirsizliklerin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde yatırımcıların altını bir güvence olarak görmesi aslında pek de şaşırtıcı değil.