Ana Sayfa Arama
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AAVE’de Çöküş Psikolojisi! Piyasa Duyguları Fiyata Nasıl Yön Veriyor?

Kripto para piyasasında yatırımcı psikolojisinin fiyat hareketleriyle nasıl iç içe

Kripto para piyasasında yatırımcı psikolojisinin fiyat hareketleriyle nasıl iç içe geçtiğini anlatan en net örneklerden biri Aave (AAVE) grafiğinde görülüyor. Grafik bir piyasa döngüsünün psikolojik evrelerini temel alarak AAVE fiyatının nasıl yükseldiğini ve ardından nasıl sert biçimde düştüğünü gözler önüne seriyor. Özellikle 2025 başında 380 dolar seviyelerine tırmanan fiyat şu anda 157 dolar bandına kadar çekilmiş durumda.

“Euphoria”dan “Depression”a: Bir Kripto Rüyasının Sonu

Grafiğin sol üst köşesindeki “Psychology of a Market Cycle” şemasıyla AAVE’nin gerçek fiyat grafiği eş zamanlı incelendiğinde çarpıcı bir benzerlik göze çarpıyor.

AAVE’de Çöküş Psikolojisi! Piyasa Duyguları Fiyata Nasıl Yön Veriyor? - 1
AAVE’de Çöküş Psikolojisi! Piyasa Duyguları Fiyata Nasıl Yön Veriyor? - 1

Yükselişin ilk evrelerinde “umut” “iyimserlik” ve “inanç” gibi duygular yatırımcıları yönlendirirken fiyatın tepe noktasına ulaşmasıyla birlikte “coşku” zirve yapmış görünüyor. Ancak bu noktadan itibaren başlayan düşüş sırasıyla “kaygı”, “inkar”, “panik”, “öfke” ve “depresyon” gibi duygularla devam ediyor.

Piyasa Döngüsünde Şimdi Neredeyiz?

AAVE’nin güncel fiyatı 157 dolar seviyesinde. Bu düşüş yatırımcıların çoğunun “depresyon” ya da “şüphe” evresinde olduğunu düşündürüyor. Bu evre genellikle en büyük fırsatların ortaya çıktığı ancak yatırımcı güveninin en düşük seviyeye indiği dönem olarak tanımlanır. Eğer tarihsel döngüler tekrar ederse piyasada yeni bir toparlanma evresi başlamadan önce “şüphe” ve ardından gelen “umut” aşamasına geçilmesi beklenebilir.

AAVE örneği yalnızca teknik değil psikolojik analizlerin de kripto piyasalarında ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Panik anında yapılan satışlar ya da coşku anında yapılan alımlar yatırımcıları çoğu zaman yanlış pozisyonda bırakıyor. Grafik yatırım kararlarının duygular yerine veri temelli yapılması gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor.